Destek Hattı
+90 312 416 63 17
Adres
Necatibey Caddesi No: 112 P.K, 06100 Çankaya/Ankara, Türkiye
+90 312 416 63 17
Necatibey Caddesi No: 112 P.K, 06100 Çankaya/Ankara, Türkiye
TÜKETİCİNİN KORUNMASININ GEREĞİ ve EVRENSEL TÜKETİCİ HAKLARI
Tüketicinin korunması gereğini üç temel başlık altında ele almak gerekmektedir.
Avrupa Birliği Direktifleri
Tüketicinin korunması konusunda Avrupa birliği üye ülkelere birtakım direktifler vermiştir.
Tüketicinin korunmasında öncelikle ele alınması gereken genel ilkeler
Tüketicinin bilgilendirilmesi ve eğitimi
Tüketicinin piyasada durumunu daha iyi hale getirebilmek için Avrupa Birliğinde üye ülkelerde tüketiciye yönelik olarak geliştirilen politikalarda üç ana hedef tespit edilmiştir.
Bu hedefler doğrultusunda ülkemizde de tüketicinin korunması konusu ele alınmaktadır.
Tüketicinin korunmasında ele alınan hedefler
1. Tüketicinin Daha Fazla Sesinin Çıkması Daha Aktif Olması
Tüketicilerin örgütlenmeleri ve bu konuda desteklenmeleri öngörülmektedir. Tüketici örgütlerinin toplumda daha aktif olabilmesi için, birtakım desteğe ihtiyaçları olduğu da bir gerçektir. Ancak bu destek onların bağımsızlığını ortadan kaldıracak biçimde olmamalıdır.
2. Tüketicinin Sağlık ve Güvenliğinin Korunması
Bu konuda tüketicinin sağlık ve güvenliğini tehlikeye düşüren her türlü mal ve hizmetlere ilişkin düzenlemeler ele alınmaktadır. Özellikle tüketicilerin zararlı gıda maddeleri (genetik yapısı bozulmuş hormonlu gıdalar vb), gıda katkı maddeleri, insan sağlığını olumsuz etkileyen ilaçlar, zehirli atıklar, radyasyon, vb. olgular üzerinde durulmaktadır.
3. Tüketicinin Ekonomik Çıkarlarının Korunması
Tüketiciyi zorda bırakan ya da çelişkiye düşüren finansal uygulamalar hizmetler konusunda çeşitli düzenlemeleri kapsamaktadır. Tüketicinin piyasada ekonomik çıkarlarının korunması, bugün ve gelecekteki finansal uygulamalara karşı gerekli tedbirlerin alınmasını öngörmektedir.
3.2. Küreselleşme ve Tüketicinin Korunması
Küresel Pazar ve Tüketici
Bilim ve teknolojideki gelişmelere paralel olarak toplum ve ekonomik olaylar hızlı bir şekilde değişmektedir. Dolayısıyla tüm ülkelerin bilgi toplumu olmayı hedeflediği günümüzde bilgi, araştırma ve iletişimin önemi herkes tarafından kabul edilmektedir. Günümüz tüketicisi, daimî olarak karmaşık yeni teknolojilerle ve özellikle uluslararası bir pazarda değişik mal ve hizmetlerle karşı karşıya bulunmaktadır.
Dolayısı ile de dünya ticareti yalnızca ulusal sınırlarda kalmamaktadır. Ticaretin yönü de uluslararası rekabete doğru kaymaktadır. Birçok ülkede tamamlanmış Küresel ticaret kurallarını yerine getirmede uzmanlaşma olmamasına rağmen, liberalleşmeden söz edilmektedir. Bu nedenle de bu konuda etkin düzenlemeler kaçınılmaz gibi görünmektedir.
Ticarette düzenlemelerin yetersizliği ve ticari sıkıntılardan dolayı tüketiciler zararlı çıkacaklardır. En büyük problemi de gelişmekte olan ülkelerde özellikle tarım ve tekstil üretenler, gelişmiş ülkeler tarafından konulan ithalat sınırlamaları nedeniyle çekeceklerdir. Aynı zamanda, kuralları yerine getirilmeyen liberalleşme geri tepecektir ve aksine sonuç verecektir. Tüketicilerin zararını artıracak, sömürülmesine yol açacak ve haksız rekabete neden olacaktır.
Küreselleşme, sosyal ve ekonomik gelişmeler sonucu mal ve hizmet üretim sektörünün büyümesi ve liberal ekonominin yaygınlaşması sonucu ortaya çıkmış bir olgudur. Dünya da birçok ülke, serbest pazar sistemine dayalı bir ekonomiye geçmiş bulunmaktadır. Yani bilgi ve iletişim teknolojileri ülkeler arasındaki sınırları ortadan kaldırmış işletmelere tüketicilerine ulaşmada yeni yollar ve yöntemler sunmuştur.
Ticarette, Küreselleşme yeni tüketim sorumlulukları da beraberinde getirmiş, yeni olasılık ve problemleri de ortaya koymuştur. Küresel pazarda yoğun rekabet küçük işletmelerin pazarda kaybolmalarını ve tekelci güçlerin ortaya çıkmasına da yol açmıştır.
Mal ve hizmetlerin çok hızlı bir biçimde sınırları aşarak diğer ülkelere doğru hareket etmeleri ürün güvenliği ve bilgisi konusunda tüketici haklarının korunması daha da karmaşık hale gelecektir.
Bu durumda tüketicinin korunmasında, ülkenin mevcut durumunda yeni ölçütlere, yeniliklere ve eğilimlere ihtiyaç vardır.
Bu durumda dünya ticaret örgütü, uluslararası standartlar organizasyonu vb. kuruluşlar yeni önlemler almışlardır. Küresel pazarda rekabet, gıda ve ürün güvenliği için standartlar ve milli koruma konusunda uluslararası ve ulusal düzeyde düzenlemeler uyumlaştırılmalıdır. Küresel pazarlar tüketicinin de Küresel çözümler aramasını zorunlu kılmıştır.
Tüketicinin korunması hareketleri oldukça geniş ve farklı bir konudur. Devletin, işletmelerin ve bağımsız organizasyonların bir grup faaliyetlerini kapsayan, tüketici haklarının korunması ve yaygınlaşması ile ilgili faaliyetler olarak tanımlanabilecek tüketicilik (Consumerizm), zaman zaman birbiriyle bile ilişkisi olmayan birçok öğeden oluşmuş sosyal bir gücün özetidir. Bu öğeler; tüketici birliklerini, tüketiciye ilişkin yazılı, basılı materyal hazırlayan kişi ve kurumları, tüketici liderlerini, devletin ilgili kurumlarını ve özel sektörü kapsamaktadır.
Tüketicinin korunması ve ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin faaliyetler hiçbir zaman tek bir organizasyona indirgenemez. Bunun sonucunda da tüketicinin korunmasını çok boyutlu ele almak gerekmektedir.
Küresel pazarda tüketicinin korunması hükümet, tüketicilerin kendileri ve üreticilerin davranışlarına bağlıdır. Ancak özellikle işletmelerin tüketici haklarını geliştirmedeki rollerini ortaya koyma ve bunu tanımlama oldukça zordur. İş çevreleri tüketici taleplerine daha temiz ve güvenli ürünler sunmaktan sorumludurlar.
Bu bağlamda işletmelerin tüketiciyi ilgilendiren alanlardaki uygulamalarını 6 başlık altında ele alabiliriz.
Bu uygulamaların ana felsefesi;
İşletmelerin tüketiciye ilişkin alacakları kararlar ve uygulamalarda ulusal ve uluslararası standart ve yasalara uymaları prensibine dayanmaktadır.
Bu uygulamalar:
GARANTİ
3.3. Evrensel Tüketici Hakları
Tüketicilerin korunmasına yönelik uygulamalar ve haklar sadece yaşadığımız döneme has değildir. Hammurabi Kanunlarından bugüne uygulana gelmektedir. Avrupa’da tüketiciyi korumaya yönelik uygulamalar 15. ve 16. yüzyılda görülmeye başlar. Benzer uygulamaların Osmanlı döneminde Ahilik ve Lonca sisteminde yapıldığı da bilinmektedir.
Tarihin ilk çağlarında insanlar ürettikleri mal ve hizmetleri mübadele etmek suretiyle kendi ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Daha sonra yaygın bir vasıta olarak paranın kullanılmaya başlamasıyla bu değişim ve trampa süreci tamamlanmış, nihayet tüketicilerin ihtiyaç ve tercihlerine, üreticilerin de piyasaya sunduğu mal ve hizmetlerin fiyat ve kalitesine dayanan Pazar ekonomisine ulaşılmıştır.
Çağımızda bilimsel ve teknolojik gelişmeler ile sanayileşme insan yaşamını kolaylaştırdığı gibi toplumsal ihtiyaçların ve sorunların çok boyutlu ve kapsamlı bir duruma ulaşmasına sebep olmuştur.
Günümüzde tüketici sorunlarının çok boyutlu ve kapsamlı olduğu bir gerçektir. Bu sorunların nitelik ve nicelik olarak boyutları bir ülkenin sanayileşme ve teknolojisine, yatırım, üretim, tüketim, dağıtım, fiyat, ihracat ve ithalat gibi ekonomik politikalarına; istihdam ve ücret, eğitim, sağlık, kültür gibi sosyal politikalar ile o ülkenin siyasal politikalarına, toplumsal ve demokratik gelişmişlik düzeyine bağlı olarak değişiklik gösterir.
Son yıllardaki teknolojik ve sosyal gelişmeler piyasaya sürülen mal ve hizmetlerin çeşitliliğini şaşırtıcı bir şekilde arttırmıştır. Tüketici, kendisine sunulan bu çok çeşitli mal ve hizmetler arasından kendisi için en uygun olanı seçmektedir. Sayısı her geçen gün artan aldatıcı reklamlar ve kendilerine sunulan bilgilerin yetersizliği nedeni ile güç durumunda kalmaktadır. Çoğu kez güvensiz bir tüketim ürünü kullanmaktan dolayı sağlıkları ve yaşamları tehlikeye girmektedir.
Günümüzün ekonomik koşullarında, tüketiciler daha bilinçli satın alma kararlarına daha yüksek düzeyde tatmine yönlendirmektedirler. Tüketicilerin değişen yaşam biçimlerinden kaynaklanan farklı düzeyde beklentileri vardır. Tüketicinin korunması olarak nitelendirilen hareketlerin amacı, tüketicilerin diğer pazar güçleri karşısında konumlarının güçlendirilmesidir.
Bu gereksinim ve sorunlar; tüketim, tüketici ve tüketici hakları kavramını ortaya çıkarmıştır. Ekonomik ve örgütsel yönden güçsüz olan, dolayısıyla da en çok mağdur edilen grup olan tüketiciler tarafından geliştirilen tüketici hareketi, önce çeşitli ülkelerde dağınık bir şekilde başlamıştır. Bu hareketin geçmişi çok eski çağlara uzanırsa da, “Tüketicinin Korunması” ismi ile ortaya çıkışı, 1900’lü yılların başına rastlar. Tüketici hareketinin en yoğun olarak geliştiği ülke olan ABD’de ise 1960’lı yıllardan itibaren hız kazanmıştır.
Tüketici hakları ilk olarak, John F. Kennedy tarafından Amerikan Kongresine 15 Mart 1962 tarihinde sunulan bir mesajda ortaya konulmuştur. Bu mesaj, tüketiciler lehine hükümetin faaliyet ve kanunların temellerinin oluşmasına yol açmıştır. Ayrıca toplumda çalışma hayatında, okullarda, dini ve diğer kurumlarda yeni bir dönemin başlamasını sağlamıştır. Kennedy’nin günümüzde de tüketici haklarına başlangıç teşkil eden 4 tüketici hakları; güvenlik hakkı, bilgilendirme hakkı, seçme hakkı ve sesini duyurma hakkıdır. Burada öncelikle bu haklar ve bunu takip eden gelişmeler ele alınarak kısaca açıklanacaktır.
Güvenlik hakkı; Bütün tüketiciler, zararlı mal ve hizmetlerin satışı ve değerlendirilmesi tehlikesinden korunma hakkına sahiptir. Tüketiciler kendi güvenlikleri bakımından ürünleri doğru bir şekilde kullanmak, depolamak ve çöpleri doğru atmak gibi hususlardan ve ürünle ilgili bir emniyet sorunu oluştuğunda bu sorunu ilgili yerlere rapor etme sorumlulukları vardır.
Bilgilendirme hakkı; Tüketiciler mal ve hizmetler hakkında yanlış veya yanıltıcı olan bilgilere karşı korunma ve doğru bilgilere sahip olma hakkına sahiptir. Bir mal veya hizmet hakkında tüketicinin bilmek isteyeceği bilgi, satın alacakları şeye ve onu ne için kullanmayı planladıklarına bağlıdır. Basın yayın organlarındaki reklamlar, ürünlerin etiketleri, garantiler ve ürünler hakkındaki yazılan makaleler tüketicilerin bilgi kaynaklarıdır. Bu kaynaklar doğru bilgilendirme yapmak durumundadırlar.
Seçme hakkı; Tüketiciler kullanmak istedikleri mal ve hizmetleri seçme hakkına sahiptir. Serbest bir seçim yapılabilmesi için tüketicilere birbirleriyle rekabet eden fiyatlarda ve çeşitlilikte mal ve hizmetlerin sunulması gerekir. Aksi halde bir mal veya hizmet bir firma tarafından tüketiciye sunulursa o mal veya hizmet üzerinde bir tekel oluşumu söz konusu olur bu da tüketicinin seçme özgürlüğünü ortadan kaldırır.
Sesini duyurabilme hakkı; Mal veya hizmet tüketici açısında tatmin edici değilse, tüketici memnuniyetsizliğini dile getirme hakkına sahiptir. Tüketiciler, kanuni endişelerinin dinleneceğine ve gereken tedbirlerin alınacağına emin olmalıdırlar. Bütün tüketiciler beğendikleri veya beğenmedikleri hususları üretici ve satıcılara beyan etme hak ve sorumluluğuna sahiptir.
Avrupa Topluluğu Bakanlar Konseyi’nce ilk defa 1975 yılı Nisan ayında “Tüketici Enformasyon ve Koruma Programı” çerçevesinde tüketicinin beş hakkı belirlenmiş ve kabul edilmiştir. Bu programda tüketici hakları:
olarak belirlenmiştir.
1975 yılını takip eden dönemde AT Konseyince 19.5.1981 tarihinde kabul edilen “2. Tüketiciyi Koruma Programı” ve 23.6.1986 tarihinde kabul edilerek daha sonra yürürlüğe giren “Tüketiciyi Koruma Politikasına Yeni Hız Kazandırma Programı” çerçevesinde tüketici hakları yeniden gözden geçirilerek evrensel kabul görmüştür. Uluslararası Tüketici Birlikleri Örgütü tarafından ilan edilen ve aşağıda sıralanan 8 hakka ulaşılmıştır.
1.Tüketicinin Sağlık ve Güvenliğinin Korunması Hakkı
Tüketici satın aldığı mal ve hizmetlerle ilgili olarak çeşitli tehlikelere maruz bulunmaktadır. Bu tehlikeler tüketicinin sağlığını etkileyebildiği kadar, hayatını da kaybetmesine neden olmaktadır. Özellikle çağımızdaki teknolojik gelişmeler, çok değişik ve çeşitli mamuller bazı riskleri de beraberinde getirmiştir. Önceden hazırlanmış yiyecek maddeleri elektrikli ev aletleri gibi mallarda gerek kullanım gerekse kullanım öncesi ve sonrası çeşitli muhtemel tehlikelerin önlenmesinin yetkililerden istenmesi, temel hakların başında gelmektedir.
Tüketici hakları içinde sağlık ve can güvenliği ile ilgili hakların özel bir anlam vardır. 19. ve 20. yüzyılda bilim ve teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler çerçevesinde artan üretim ve çeşitlenen ürünler insan yaşamını kolaylaştırırken kullanıma uygun olmayan ürünlere karşı korunmayı ve tüketici güvenliğinin sağlanmasını zorunlu hale getirmiştir.
Tüketiciye sunulan mal ve hizmetler, tüketicinin yaşamını ve sağlığını normal koşullar altında tehlikeye düşürmeyecek derecede güvenli ve kaliteli olmalıdır. Güvenli ürünler; dizayn, bileşim, uygulama, işleme, paketleme, parçaları bir araya getirme, bakımını yapma ve elden çıkarma ile kullanım talimatları veya özelliklerine ilişkin diğer konularla ilgili olarak bireylerin güvenlikleri ve sağlıkları açısından, doğrudan ya da dolaylı bir biçimde kabul edilmeyen riskler arz etmeyen ürünlerdir.
Mal ve hizmetlerin güvenli ve kaliteli olmalarının sağlanamadığı hallerde, tüketiciler güvenli olmayan bir ürünün kendisini zehirlemesi, sakatlaması, yaralaması hatta öldürmesi tehlikesi ile karşı karşıyadır. Tüketim ürünlerinin taşıdığı risklere karşı tüketici sağlığına bir zarar gelmemesini sağlayıcı önlemleri almaya yönelik sorumluluk ve denetleme faaliyetleri tüketici güvenliğini oluşturmaktadır.
Güvenlik ve düşük performans ile ilgili şikâyetler sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Bazı durumlarda, buna tüketicilerin kullanım hataları da neden olmaktadır. Tüketici, kullanımı ve tüketimi tehlikeli mal ve hizmetlerden dolayı hiçbir kuşkuya meydan verilmeyecek şekilde aydınlatılmalıdır.
Tüketicilerin özellikle doğrudan sağlıkları ile ilgili olumsuz gelişmelere karşı güvenlik altına alınması gerekmektedir. Tüketicinin korunması yolunda yapılacak her türlü faaliyetlerin ilk hareket noktası, sağlık ve can güvenliği olmalıdır.
Tüketicilere sağlanan mal ve hizmetler normal ve öngörülebilir şartlar altında tüketicilerin sağlık ve güvenliklerine yönelik herhangi bir tehlike arz etmemelidir. Tehlike oluşturabilecek risklerden tüketiciler gereğince haberdar edilmelidir.
İmalatçılar ve hizmet arz edenler tarafından arz olunan kusurlu mal ve hizmetlerin sebep olduğu fiziksel zararların sonuçlarına karşın tüketici korunmalıdır.
Gıda maddelerine eklenen ya da gıda maddelerinin bir parçasını oluşturan madde ve müstahzarlar açık ve spesifik listeler hazırlanmak suretiyle tanımlanmalı ve kullanımları düzenlenmelidir.
Doğrudan doğruya ve kullanımları dolayısıyla tüketicilerin sağlık ve güvenliğine zarar verebilecek olan makineler, tesisat ve elektrikli, elektronik teçhizat ve mal türleri özel kurallara ve kullanımlarının güvenli olduğunu temin eden, kamu otoritelerince tanınan ve tasdik olunan bir usule tabii olmalıdır.
Tüketicinin sağlığının korunması açısından özel önem taşıyan alanlar şunlardır:
2.Tüketicinin Tazmin Edilme Hakkı
Tüketicilerin satın aldıkları malların kusurlu olmasından veya hizmetlerin yetersizliğinden doğan zararlarının tazmin edilmesi gerekmektedir.
Tüketicilerin kusurlu malların ya da tatminkâr olmayan hizmetlerin satın alınmasından veya kullanımından ileri gelen zararları ve şikayetleri ile ilgili olarak tavsiye ve yardım almak hakkına sahip olmalıdırlar.
Tüketiciler aynı zamanda bu tür zararlarının süratli, etkin ve külfetsiz usullerle gereği gibi tazminini istemek hakkına sahiptirler.
Tüketici taleplerinin ve şikayetlerinin firma ya da ilgili kuruluşlarca dikkate alınıp kusurlu malın/malların geri alınması, para iadesi veya yenisiyle değiştirilmesi, hizmetin yeniden görülmesi, gerekirse tazminat ödenmesi, resmi kuruluşlardan hukuki yardım sağlanması, tazmin edilme hakkı çerçevesinde ele alınmaktadır.
Satın almış olduğu bir mal ya da hizmetten dolayı herhangi bir zarara uğrayan tüketicinin zararının süratle tazmin edilmediği hallerde tüketicilerin korunduğundan söz etmek imkansızdır.
Tüketicinin zararını gidermede, üretici ve satıcılara önemli görevler düşmektedir. Üretici ve satıcılar, tüketicilerden gelecek şikayetleri süratle değerlendirmeli, gerekiyorsa sattıkları malın satış sonrası bakımını en iyi şekilde yapmalıdırlar. Ayrıca satıcı hatalı ya da bozuk bir malı tüketicinin arzusuna uygun olarak derhal değiştirmeli ya da tüketiciye parasını iade etmelidir. Tüketici zararının üretici veya satıcı tarafından karşılanmadığı hallerde yargı yollarına başvurabilmelidir.
3.Bilgilendirilme Hakkı
Tüketicinin mal ve hizmetleri satın almadan önce, rasyonel bir seçim yapabilmesi için malların fiyatları, kaliteleri, vasıfları vs. hakkında, malları temin ettikten sonra kullanım talimatı vs. gibi araçlarla sağlık ve güvenliğinin korunması ve amaca uygun tüketimin gerçekleştirilmesi, mal ve hizmetlerin ayıplı veya önceden mutabakata varılan veya satıcısınca açıklanan öncelik ve vasıflarına sahip olmaması halinde, tüketicinin başvurabileceği merciler ile yasal prosedür hakkında bilgilendirilmesi, yanıltıcı bilgilendirmenin önlenmesi, tüketicinin bilgilendirilme hakkı çerçevesinde ele alınmaktadır.
Tüketicilerin satın alacağı mal ve hizmetler ile bu mal ve hizmetleri üreten, satan firmalara ait bilgilerin doğru, tutarlı ve eksiksiz olarak tüketiciye sunulmasına bilgilendirilme denilmektedir. Tüketicinin bilgilendirilmesi de temel tüketici haklarından birini oluşturmaktadır.
Bilgi edinme hakkı, görsel, yazılı ve sözlü medyada yapılan tanıtımlarda ürün, hizmet ve firmalar hakkında doğru, tutarlı, yeterli, eksiksiz ve zamanlı bilgilerin verilmesini kapsar. Tüketicinin bilgilendirilmesi çift yönlü işleyen bir sistem olup, tüketiciden firma ve örgütlere gelecek bilgileri de içerir.
Günümüzde tüketicinin bilgilendirilmesi ve eğitilmesi hakkını ortaya çıkaran etmenler şu şekilde sıralanabilir.
Bilgilendirmenin temel amaçları:
Mal ve hizmet üretimi günümüzde giderek yüz binleri aşan çeşit ve sayıya ulaşmış, bazı mal ve hizmetler giderek karmaşıklaşmış olduğundan tüketicilerin tüm bu gelişmeleri, yenilikleri ve çeşitleri izleyebilme imkanları fiilen ortadan kalkmıştır. Bu nedenle tüketicilerin güven duyma, serbestçe seçme, tazmin edilme vb. haklarını kullanabilmeleri doğru ve tam bilgilendirilmelerine bağlıdır. Tüketicinin bu şekilde bilgilendirilmesi, satıcıları da haksız rekabetten koruyacaktır.
Bilgilendirmenin ana amacı mal ve hizmet satın alan tüketicilere:
Tüketicinin bilgilendirileceği konuların başlıcaları:
Tüketiciler çeşitli kaynaklardan bilgi edinebilirler. Bu kaynaklar iki grupta toplanabilirler:
a)Kişisel kaynaklar:
Tüketicinin kendi deneyimleri, dost ve arkadaş tavsiyeleridir.
b)Ticari kaynaklar:
· Reklâmlar: Tüketicilerin bilgilendirilmesini sağlayan başlıca araçlardan birisi reklâmlardır.
Diğer yazılı, sözlü ve görsel iletişim araçlarıdır.
Geniş bir ifadeyle, “Eğitim; tüketicinin pazarı etkileme gücünün artırılmasını ve rasyonel davranmasını teminen yönlendirilmesi” olarak da tanımlanmaktadır. Özellikle mal ve hizmetlerin seçiminde elden çıkarılmasında izlenecek yol, basit piyasa araştırmaları, indirimli satışlar hakkında bilgi, tüketicinin hakkını aramasının gerekliliği ile bunların yolları ve ilgili kuruluş ve mercilerin tüketiciye öğretilmesi gerekmektedir. Çeşitli seviyedeki okullar, sosyal organizasyonlar ve medya aracılığı ile tüketicinin bilinçlendirilmesine yönelik çabalar gösterilmekte eğitimde özellikle çocuklar, gençler ve yaşlılara öncelik tanımaktadır. Tüketicilerin sorumlu ve bilinçli olmaları için yaygın ve örgün eğitim kurumlarında eğitilmesidir. Tüketicinin korunmasında en önemli faktör, bizzat tüketicinin kendini koruma bilincine ulaşmasıdır. Bu da ancak tüketicilerin eğitilmesi ile gerçekleşebilir.
Tüketici eğitimi, bireyin ekonomik faaliyetlerini yönlendirme, gereksinimlerini giderme ve pazarı etkileme gücünü artırmayı hedef alan eğitim ve bilgilendirme yatırımı olarak ele alınabilir. Tüketici eğitimi bireyin sadece tüketici rolü için değil toplumda üstlendiği vatandaşlık, sosyal, ekonomik ve politik rolü gibi diğer roller için eğitimini de kapsamaktadır.
Tüketici eğitimini gerektiren nedenlerin başında endüstri toplumlarının sağladığı mal ve hizmet üretimi ile tüketim faaliyetlerinin farklılaşması gelmektedir. Piyasada bulunana mal ve hizmet bolluğu, çeşitliliği, karmaşıklığı ve yanıltıcı satış artırma çabaları tüketiciyi zayıf duruma düşürmektedir. Bu nedenle her yaş ve eğitim düzeyindeki bireyin tüketici eğitimine ihtiyacı vardır. Çünkü toplumda her yaştaki bireyler tüketicidirler. Bu eğitim hem örgün hem yetişkin eğitimi içinde hem de iletişim yolu ile olabilir. Eğitilmiş tüketici, kendi bütçesi ve ülke ekonomisi açısından kararlarının sonuçlarını düşünen kişidir.
Tüketici eğitiminde temel amaç; tüketiciye ihtiyaç duyduğu bilgileri nereden ve nasıl elde edeceğini, bu bilgileri nasıl değerlendireceğini, nasıl kullanabileceğini öğretmek ve böylece mal veya hizmetleri satın alma ve kullanma becerisini geliştirmek, üretim ve bölüşüm şartlarının sorgulanmasını, bir bütün olarak çevre bilincini, üretimin olduğu gibi, tüketimin de niteliğini belirleyen ekonomik ve toplumsal tercihlerde taraf olmayı içermektedir. Tüketici eğitimi ve öğretimi dar anlamda tüketicilerin alış veriş öncesi, alış veriş anında ve alış veriş sonrasında ödedikleri paranın tam karşılığını alarak mutlu olmalarını sağlamaya çalışır.
Tüketici eğitimi; her tüketicinin kendi ihtiyacına, amacına ve sosyal düşüncelerine uydurulduğu sürece görevini yapabiliyor ve etkili olabiliyor demektir. Bu nedenle yaygın ve örgün tüketici eğitim programları ile tüketicinin toplumsal ve ekonomik değişmeleri anlayacak şekilde eğitilmesi gereklidir.
Tüketici şu konularda eğitilmelidir.
Tüketicilerin ihtiyaç ve amaçlarına uygun kaliteli, sağlıklı, güvenli, ucuz, dayanıklı ve yeterli miktarda mal ve hizmet üretilmesi ve dağıtılması konusunda gerek kamu gerekse özel sektöre karşı etkili olma yollarını göstermek ve bu konuda bilinç kazandırmak.
Çocuklara gençlere ve yetişkinlere haklarının ve sorumluluklarının bilincinde, mallar ve hizmetler arasında bilinçli bir seçim yapma yeteneğine sahip, iyiyi kötüden ayıran tüketiciler olarak hareket etmelerini sağlayacak şekilde eğitilme imkanı temin edilmelidir. Bu amaçla tüketiciler özellikle çağdaş ekonominin ilkeleri hakkında temel bilgilere sahip kılınmalıdır.
Tüketici eğitimi verecek kişilerin eğitilmesi başlıca sorunlardan biri olarak belirmektedir. Bu konuda bir çok düşünceler ortaya atılmıştır. Ekonomik ve sosyal alanlarda yapılacak araştırmalara dayandırılarak bu eğitimi verecek merkezlerin kurulması ve bu merkezler arasında gerek öğrenci gerek eğitimcilerin birbirlerinden düşünce alış-verişinde bulunabilmeleri sağlanmalıdır
Sağlıklı Bir Çevreye Sahip Olma Hakkı
Çevre, bireylerin fiziksel, zihinsel ve moral gelişmesini etkileyen faktörleri kapsamaktadır. İnsan çevreyi oluşturan su, hava, toprak ve benzeri doğal kaynakları kullanmakta, başka bir deyişle bunların tüketicisi olmaktadır.
Yaşamın kalitesini artıracak fiziksel bir çevreye sahip olma, çevresel tehlikelerden korunma ve çevreyi bugünkü ve gelecekteki nesiller için koruma bu hak kapsamında yer almaktadır.
Çevrenin korunmasında tüketici ve üreticiye önemli sorumluluklar düşmektedir. Günümüzde ürünlerin satışı ile firmanın tüketici üzerinde yarattığı çevreci imaj arasında belirgin bir ilişki bulunmaktadır. Eğer toplum çevre bilincine sahip olmayı olumlu bir özellik olarak kabul ediyor ve tüketici çevreci sloganlı ürünler tercih ediyorsa üretici firma da ekolojik ambalajlı ürünleri üreterek ve pazarlayarak bu imajı geliştirebilir. Böylece üretici çevre dostu ürünleri üreterek, tüketici de bunları seçerek, giderek artan atık probleminin çözümüne katkıda bulunabilir.
Günümüzde tüketiciler çevre sorunlarına büyük ilgi göstermekte ve kirliliği azaltma amacıyla fazla ödeme yapma konusunda istekli davranmaktadırlar. Çalışmalar özellikle bir grup tüketicinin çevre problemlerine daha duyarlı olduğunu göstermiştir. Çevre önümüzdeki yıllarda da önemli bir sorun olarak gündemde kalacağından, çevre bilinçli tüketiciler, tüketici hareketinin bir parçası olarak seslerini duyurmaya devam etmelidirler.
Tüketiciler piyasadaki olumsuz gelişmelere karşı korunabilmek için örgütlenerek sesini etkili bir şekilde ilgili mercilere duyurmalıdır. Özellikle kendileri ile ilgili alınan kararlarda ve yasa hazırlıklarında tüketicilerin temsil edilmeleri gerekir.
Tüketici haklarının korunması konusunda devlet pekçok görevler üstlenmiş olmakla birlikte tüketicilerin kendi aralarında kuracakları örgütlere de önemli görevler düşmektedir. Bugün tüketici haklarının korunması ve geliştirilmesinde en etkili kurumun tüketici örgütleri olduğu kabul edilmektedir.
Tüketicilerin hak ve yararlarını korumak ve geliştirmek amacı ile serbest olarak kurdukları özel hukuk tüzel kişiliğine sahip bağımsız kuruluşlara Tüketici Örgütleri denilmektedir. Geniş anlamda, devletin tüketici hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek amacı ile kurduğu, desteklediği kurum ve kuruluşlar da tüketici örgütleri kapsamına girer.
Birçok ülkede tüketiciler, satın alma sırasında karşılaştıkları en basit sorundan, radyasyon, hava kirliliği gibi çevre sorunlarına kadar çok çeşitli sorunlarını ele almak üzere birlikler, dernekler ve gruplar halinde toplanmaktadırlar. Bu birliklerin esas amacı, ürünlerin kaliteleri hakkında araştırmalar yaparak tüketiciyi aydınlatmak ve kendilerini koruyacak düzeye çıkarmaktır.
Türkiye’de gerçek anlamda ilk tüketici örgütlenmesi 1995 yılından itibaren başta İstanbul, Ankara olmak üzere tüketici koruma dernekleri ile başlamıştır.
Bu derneklerin faaliyet konularını:
Tüketicilerin temel ihtiyaçlarının giderilmesi hakkı, insan yaşamını garantilemeye yetecek miktarda gıda maddesi, giyim, barınma, sağlık, temizlik ve benzeri ihtiyaçların karşılanmasını içerir. Tüketicilerin temel gereksinimlerinin karşılanması tüketici haklarının başında gelen haklardan birisidir.
Tüketici, seçme hakkının sonucu olarak da, piyasadaki mal ve hizmetleri kalitelerinden emin olarak uygun fiyatlarla satın alabilmelidir.
Günümüzde modern mal ve hizmet pazarı o kadar genişlemiştir ki, milyonlarca tüketici birçok ürünün farkında bile değildir. Ürünlerin sayısı ve çeşitleri arttıkça tüketicilerin bunları değerlendirme yetenekleri de azalmaktadır. Bu durumda tüketiciler kalitenin bir ölçüsü olarak fiyatları göz önünde bulundurmaya yönelmişlerdir. Düşük fiyatı kalitesizliğin, yüksek fiyatı ise kalitenin teminatı olarak kabul etmektedirler. Tüketicilerin çok büyük bir bölümünün üretim maliyetleri konusunda bir fikri yoktur ve bu durum üreticiler açısından bir avantaj oluşturmaktadır. Pazarda kalitesiz ürünler yüksek fiyatlarla yer almakta ve alıcı bulabilmektedir.
Tüketici satın aldığı ürünü iyi tanıdığı, bu ürün ve hizmet ile ilgili olarak iyi aydınlattığı takdirde bilinçli bir seçim yapabilir. Bu nedenle, tüketicilerin bilgilendirme ve eğitim hakkı ile bilinçli bir seçim hakkı birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdır.
HAKSİZ FİYAT ARTIŞINI
ÇEK GÖNDER, YAZ GÖNDER
PROJESİ
Proje Web Sitemiz Haksız Fiyat Artışını Çek Gönder! Yaz Gönder ! | Tüketicinin Haksız Fiyat Artışı konsunda korunması için oluşturduğumuz web sitesi artık yayında ! | 07-09-2020 13:29:13 |
Web sitemizi kullanarak artık sizlerde haksız fiyat artışını rapor edebilirsiniz. Bunun için gördüğünüz haksız fiyat artışını fotoğrafnını çekmeniz veya bunu yazarak rapor şeklinde bize yollamnız sitemiz aracılığı ile son derece kolay. Siteye ulaşmak için tıklayınız.
Haksız Fiyat Artışını Çek Gönder ! Yaz Gönder ! | Tüketiciyi Koruma ve Daynaışma Birliği Derneği tarafından geliştirilen ve Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı tarafından desteklenen projemiz destek almaya hak kazandı. | 07-09-2020 13:22:41 |
COVID-19 adlı virüsün sebep oldugu salgın dünya ile birlikte ülkemizi de etkisi altına almış, insanların sağlıklarını, sosyal ve ekonomik yaşamlarını derinden etkilemiştir. Virüsün ne zaman kontrol altına alınacağı tarih henüz kestirilememektedir. COVID-19 sonrası bir çok alanda tüketici hak ihlallerinde artış görülmektedir. Bunlardan en önemlisi de gerekçesiz olarak tüketiciyi ilgilendiren malların fiyatlarında fahiş denilebilecek fiyat artışlarıdır. Bu durumda bir taraf-satıcı haksız kazanç elde ederken, diğer taraf-tüketici malı tedarikte zorlanmakta ya da çok yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalmaktadır. Bunun önlenmesi için 7244 sayılı Yeni Koronavirüs (COVID-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile tedbir alınmaya çalışılmış, tüketicinin korunması ve bilinçlenmesi eksik kalmıştır. Proje kapsamında geliştirilecek uygulamayla tüketiciler haklarını öğrenecek, pazarda buna göre davranacak ve piyasa tüketici lehine olumlu etkilenecektir.
Projede tüketici hak ihlallerinin önlenmesi ve Tüketicilerin Hakları konusunda bilinçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Tüketicilerin farkında oldukları ancak bilinçsiz/umarsız olma nedeniyle bir şey yap(a)madıkları, haksız fiyat artışları konusunda bilinçlenmesi, haksız fiyatlara satılan ürünlerin ve satıcıların tespit edilerek, bunun pratik, kolay ve hızlı bir şekilde rapor edilmesi, piyasa denetiminin piyasadaki en önemli aktörü; tüketici ve STKlar tarafından sağlanabilmesi ve ticarette oluşan bu haksızlığın ve yolsuzluğun önüne geçilmesini hedeflemektedir. Tüketiciler alışveriş öncesinde, esnasında veya sonrasında fiyat araştırmaları yaparak haksız olarak artırılan fiyatları projede geliştirilen uygulama ile rapor ettiklerinde, olması gereken piyasa ortalamalarını görebilecektir. Tüketicinin rapor ettiği hak ihlali ilgili resmi kurumlara ileticektir. Tüm ihlal bildirimleri günlük/haftalık/aylık raporlanarak sonucu tüm kamuya açık olup, sonuçları tüm tüketiciler görebilecektir.
Bu kapsamda proje web sitemiz yayına geçmiştir. Web sitesi için tıklayınız.
6502 SAYILI TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN VE UYGULAMA YÖNETMELİKLERİ | 6502 SAYILI TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN VE UYGULAMA YÖNETMELİKLERİ | 29-07-2020 11:25:12 |
Kanun ve Uygulama yönetmeliklerin son halini aşağıdaki linkten detaylı olarak inceleyebilirsiniz.
https://ticaret.gov.tr/data/5d1c99da13b87615344cd4a3/6502_kanun_uygulama_yonetmelik_nisan_2020.pdf
2022 Yılı Tüketici Hakem Heyetlerine Başvurularda Parasal Sınırlar Yeniden Belirlendi |
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın, “6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68’inci ve Tüketici hakem heyetlerine yapılan başvurular için her yıl parasal sınırlar yeniden belirlenmektedir. Söz konusu parasal sınırlar, 2022 yılı itibariyle şu şekildedir;
15430 TL ve üzerindeki uyuşmazlıklar için ise tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz; söz konusu başvuruların tüketici mahkemelerine, tüketici mahkemeleri bulunmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerine yapılması gerekmektedir.